Unutmayı BırakmakÖnce insanlar sormayı bıraktı bana onu, sonra ben kendi içimden bıraktım. Kendi içimde mi yoksa kendi içimden mi bıraktım onu tam bilemiyorum aslında. Artarak azalan bir fonksiyondu belki, azalma isteği zamanla artan. Kimi kolay alışıyordu, alıştığını sanıyordu. Kimi kabullenemiyordu bile, farkında değildi. İstemeden de olsa unutmak son duraktı. Unutmak derken hiç olmamış gibi değil de, her zaman varmış ve hep olacakmış gibi unutmak.
|
UnutmakUnutmak gerçekten zordu, unutmak derken, akla gelmemesi gibi birşey, dişleri fırçaladıktan sonra süt içmek. Ne kadar çok sahiplenirsen, o kadar zordu kaybetmek. Hayatın bitecek olması, herşeye sahip olamayacağımızı, sahip olduğumuz herşeyin her zaman var olamayacağını, var olsa bile yine de sahip olamayabileceğimizi anlamayı, ya da kabullenmeyi kolaylaştırıyor sanki. Sahiplenmemek en güzeli, her şey kendi hâlinde olsun bugün var yarın yoksun. Kumbarada birikenleri kullanmak gerek. Hatta hiç kumbaraya sahip olmamak bile gerek. İnsan sadece kendini kontrol edebilir. Duyguların kumbarası. Pişman olmak diye bir şey yok, şartlar hiçbir zaman aynı olmayacak ki.
|
Nokta
Unutmak istenmeyen şeyler genel hatları ile akılda ve akıllarda kalacak elbet, yazılmasa da deftere. Herşey en azından bir noktada unutulur elbet, bu noktalar iki tane de olabilir, belki, arka arkaya da gelebilir, o zaman birleşirler tabi, hele bir de büyük noktalar ise, unuttum sanarsın, çok da uzun bir süre geçer, 2 tane büyük nokta. O süre hayatından daha kısa değil ise unutmuş sayılırsın hatta. Aslında herkes hatırlar, kimisi daha geç hatırlar, kimine unuttururlar, kimine hatırlatırlar, zaman buna bağlıdır biraz da. Unutmak istenilen herşey unutulur, zamanla veya zamansız, bazen bir anda unutulur. Herşey bir anda.